Güncel Patoloji Dergisi 2018, Cilt 2, Ek Sayı
PL067(731) - Triple negatif meme kanserlerinde PD-L1 ekspresyonu ve klinikopatolojik parametrelerle ilişkisi
Meme Patolojisi
Rabia Doğukan 1, Ramazan Uçak 2, Fatih Mert Doğukan 1, Fevziye Kabukcuoğlu 2
1 Mardin Devlet Hastanesi, Patoloji Bölümü
2 Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Şişli Hamidiye Etfal Suam, Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı
  Amaç: Triple negatif meme karsinomları (TNMK), östrojen reseptörü, progesteron reseptörü ve cerb-B2/Her2 ekspresyonu göstermeyen, genç kadınlarda görülme eğiliminde, agresif gidişli, erken dönem nüksler ile karakterize tümörlerdir. Hormonoterapi, kemoterapi, radyoterapi gibi tedavi yöntemlerinden fayda görmezler. Bu tümör grubuna yönelik özgül bir tedavi henüz bulunamamıştır. Son yıllarda programlı ölüm reseptörü(PD-1)/programlı ölüm ligandı(PD-L1) hedefe yönelik tedavisinin tek başına veya diğer tedavi modalitelerine kombine olarak bazı agresif seyirli, ileri evre kanserlerde faydalı olduğu gösterilmiştir. Özgül bir tedavi yöntemi bulunmayan TNMK?lerde de PD-1/PD-L1 hedefe yönelik ajanları faydalı bir tedavi seçeneği olabilir.

Gereç ve yöntem: Çalışmamızda Ocak 2009-Temmuz 2017 tarihleri arasında tanı almış 61 TNMK olgusu seçildi. Olguların PD-L1 ekspresyonu tümörde ve tümör mikroçevresinde E1L3N klonu ile immunohistokimyasal olarak ayrı ayrı değerlendirilip, klinikopatolojik özellikleriyle karşılaştırıldı. Sitoplazmik veya membranöz boyanma gösteren hücreler pozitif kabul edildi. Olgular, tümör hücreleri boyanma yaygınlığına göre: skor 0 (boyanma görülmeyenler, %1?in altında boyanma), skor 1 (%1-5 boyanma), skor 2 (%5-50 boyanma), skor 3 (>%50 boyanma) olarak gruplandı. Skor 1 ve üzeri boyanma PD-L1 pozitif, skor 0 olgular ise PD-L1 negatif kabul edildi. Tümör mikroçevresini oluşturan hücrelerde ise %5 veya daha fazlasında boyanma mikroçevre pozitif olarak kabul edildi. Eksternal pozitif kontrol olarak plasenta ve tonsil örnekleri kullanıldı.

Bulgular: 61 TNMK olgusunun %37,7?sinde tümöral, %47,5?inde tümör mikroçevresinde PD-L1 ekspresyonu saptanmıştır. Olguların %68,9?u invaziv karsinom, özel olmayan tip olup bu tümörlerde %23,8, medüller karsinomda %83,3, metaplastik karsinomda %66,6 oranında tümöral PD-L1 ekspresyonu görülmüştür. PD-L1?in tümöral pozitifliği ile Ki-67 indeksi ve mikroçevredeki PD-L1 ekspresyonu arasında anlamlı ilişki mevcuttur. PD-L1 ekspresyonu ile yaş, tümör boyutu, histolojik ve nükleer derece, lenfovasküler invazyon, duktal karsinoma in-situ varlığı, nüks/metastaz, hastalıksız sağkalım arasında anlamlı ilişki bulunamamıştır.

Sonuç: TNMK?de PD-L1 ekspresyonunun gösterilmesi prognostik bir belirteç olması açısından önemlidir. Ayrıca spesifik tedavisi olmayıp, yeni tedavi yaklaşımlarına ihtiyaç duyulan bu tümörlerdeki PD-L1 ekspresyonu, yeni bir hedefe yönelik tedavi seçeneği olan PD-L1 monoklonal antikorunun kullanılmasını gündeme getirebilir.
Anahtar Kelimeler : PD-L1, Meme kanseri, Triple negatif