Güncel Patoloji Dergisi 2018 , Vol 2 , Num 2
PARATESTİKÜLER YERLEŞiMLİ FİBRÖZ PSÖDOTÜMÖR OLGUSU
Hatice Sertakan 1 Gül Türkcü 1 Gülden Yıldız Kaya 1 Ulaş Alabalık 1 Hüseyin Büyükbayram 1
1 Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı

Özet

GİRİŞ:

Paratestiküler tümörler, paratestiküler dokulardan köken alan, nadir görülen tümörlerdir. Gerçek bir neoplazm değillerdir. Bu lezyonları tanımlamak için değişik isimler (nodüler periorşitis, inflamatuar psödotümör, nodüler ve diffüz psödoproliferasyon, kronik proliferatif periorşitis vb) kullanılmaktadır. Ortalama görülme yaşı 35 olmakla birlikte pik yaptığı dönem 20 yaş civarıdır. Testisin tunika vaginalisi, epididim veya spermatik kord yerleşimli, tek veya multiple nodüller tarzında görülürler. Hidrosel, enfeksiyon, geçirilmiş cerrahiler ve travma ile de ilişkili olabilirler. Klinik ve görüntülemeye ilişkin özellikleri gerçek tümörlerden ayırt edilemediğinden çoğunlukla orşiektomi yapılır.

OLGU:

Vakamız yaklaşık 2.5 yıldır skrotumda var olan kitle şikayetiyle başvuran 28 yaşında erkek hastadır. Fizik muayenede, sağda epididimde boncuk halinde dizilmiş solid ele gelen kitle tespit edilmiş olup testislerde bulgu saptanmamıştır. USG de sağ epididimde yaklaşık 16x10 mm boyutlarında belirsiz sınırlı solid lezyon izlenmiştir. Tümör belirteçlerinin normal seviyelerde olduğu gözlemlenmiştir. Testislerde kitle saptanmaması nedeniyle sadece kitle eksizyonu yapılmıştır. Spesmenin mikroskopik incelemesinde, damar yapılarından zengin, oval nükleuslu , eozinofilik sitoplazmalı, iğsi hücrelerden oluşan lezyon izlenmiştir. Lezyon içerisinde yer yer azalan, yer yer yoğunlaşan mononükleer hücre infiltrasyonu görülmüştür. Bazı alanlarda tümör dokusu hiposellüler nitelikte olup o alanlarda kollajenizasyon ve hyalinizasyon gözlenmiştir. Yapılan immünohistokimyasal çalışmada; tümörün Vimentin, SMA ve PanCK exprese ettiği, CK5/6, Podoplanin, Desmin, EMA, S-100, CD34, ALK, Kalretinin exprese etmediği izlenmişitir. Ki-67 proliferasyon indeksi %1 olarak belirlenmişitir. Tüm veriler ışığında hasta testisin fibröz psödotümörü olarak kabul edilmiştir.

TARTIŞMA :

Skrotum içi patolojiler arasında varikosel, germ hücreli tümörler, hidrosel ve epididimitler sık olarak görülürken fibröz psödotümörler oldukça ender görülmektedirler. Bu tümörlerin üçte ikisi tunika vajinalisi tutarken, testis, spermatik kord ve epididim gibi diğer skrotal yapılar da ender olarak etkilenmektedirler. Vakamız epididimden köken almaktadır. Lezyon benign olmasına karşın sıklıkla malign paratestiküler tümörleri taklit edebilir ve bu tümörlerle karışabilir. Ayırıcı tanıda leiomyom, iğsi hücreli mezotelyoma, fibromatozis ve fibrosarkomların öncelikle düşünülmesi gerekir. Vakamızda immünohistokimyasal çalışma ile diğer iğsi hücreli lezyonlar ekarte edilmiştir. Testisin benign fibröz tümörlerinde çoğu zaman malign hastalık ayırımı yapılamadığı için cerrahi eksplorasyon gerekmektedir. Bu antitenin farkında olmak ve ameliyat sırasında yapılan frozen inceleme radikal orşiektomiden vazgeçmek için yararlı olabilir. Vakamızda yerleşim yeri ve radyolojik özellikleri ile malign bir tümör olasılığı düşünülmediğinden hastanın yaşı da göz önüne alınarak orşiektomi yapılmamıştır.