Güncel Patoloji Dergisi 2018, Cilt 2, Ek Sayı
EPS457(381 - Memenin invaziv apokrin karsinomu, olgu sunumu
Meme Patolojisi
Merve Eryol 1, Merva Aydemir 1, Gülhan Özdemir 1, Pınar Atasoy 1
1 Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi, Patoloji Anabilim Dalı
  GİRİŞ

İnvaziv apokrin karsinoma (İAK) meme tümörlerinin oldukça nadir görülen bir alt tipidir. Tanı kriterlerinin çeşitliliği sebebiyle literatürde İAK sıklığı % 0,3 ? den % 14,5 ? e kadar değişkenlik göstermektedir. Klinik ve radyolojik olarak memenin diğer invaziv tümörlerinden ayrımı mümkün değildir. Bununla beraber kendine özgü sitolojik, immünhistokimyasal ve moleküler genetik özellikleri mevcuttur.

OLGU

70 yaşında kadın hastadan sağ meme başında çekinti şikayetiyle alınan biyopsi materyalinde, invaziv meme karsinomu saptandı. Bunun üzerine hastaya sağ simple mastektomi prosedürü uygulandı. Aynı seansta sol memeden gönderilen biyopsi materyalinde de İAK saptanması üzerine, ilk operasyondan 2 hafta sonra sol simple mastektomi prosedürü uygulandı. Her iki mastektomi materyalinin incelenmesinde tümör dokusunun bol, eozinofilik sitoplazmalı, belirgin nükleol içeren yuvarlak nükleuslu, hücre sınırları keskin hücrelerden oluştuğu görüldü ve İAK tanısı verildi. Yapılan immünhistokimyasal çalışmada tümörde östrojen reseptörleri (ER) ve progesteron reseptörleri (PR) ile negatif, androjen reseptörleri (AR) ile pozitif, c-erb-B2 ile skor 3 ile uyumlu boyanma izlendi. Ayrıca apokrin diferansiasyonu göstermek amacıyla yapılan "gross cystic disease fluid protein-15" (GCDFP-15) boyama ile tümör hücrelerinde pozitivite saptandı. Hastanın operasyon sonrası adjuvan kemoterapi tedavisi aldığı öğrenildi.

SONUÇ

İAK oldukça nadir görülen bir meme karsinomudur. Meme apokrin epitelinin malign transformasyonu ilk olarak 1916 yılında Krompecher tarafından tanımlanmıştır. İAK ve klasik invaziv duktal karsinomanın prognozlarının benzer olması sebebiyle, invaziv duktal karsinomanın bir alt tipi olarak düşünülmüştür. Ancak spesifik immünhistokimyasal ve moleküler özelliklere sahip olması nedeniyle günümüzde ayrı bir antite olarak kabul görmektedir. Bunun yanı sıra İAK ile klasik invaziv duktal karsinoma kıyaslandığında, İAK? nın hastalıksız sağkalım açısından daha kötü olduğu ya da daha az agresif davranış sergilediğine dair farklı sonuçlar ortaya koyan yeni çalışmalar mevcuttur. Bu farklı sonuçlar, İAK? nın, üzerinde fikir birliğine varılmış, net tanı kriterleri olmamasına bağlı olabilir. İAK? da görülen AR pozitifliğinin, hastanın prognozu ve uygulanacak tedavinin belirlenmesi açısından önemli olduğu düşünülmektedir. Net tanı kriterlerinin ortaya konması, hedefe yönelik tedavi süreci ve hastalıksız sağkalım açısından önem arz etmektedir.
Anahtar Kelimeler : meme, apokrin karsinoma, invaziv duktal karsinoma