Güncel Patoloji Dergisi 2017 , Vol 1 , Num 3
PAPİLLER RENAL HÜCRELİ KARSİNOM VE AMİLOİDOZUN EŞLİK ETTİĞİ RENAL ADENOMATOZİS OLGUSU
Ganime Çoban1, Pelin Yıldız1, İlham Gaffarlı1, Cevper Ersöz2, Nurcan Ünver1, Zeynep Tosuner1
1Bezmialem Vakıf Üniversitesi, Patoloji Anabilim Dalı
2Bezmialem Vakıf Üniversitesi, Üroloji Anabilim Dalı

Özet

Giriş

Papiller adenomlar, 2016 Dünya Sağlık Örgütü böbrek tümörleri sınıflamasında 15 mm altındaki kapsüllü olmayan düşük nükleer dereceli lezyonlar olarak tanımlanmaktadır. Aynı böbrekte birden fazla sayıda olan renal adenomlar, renal adenomotozis olarak adlandırılmaktadır. Histolojik olarak tubuler, papiller ve tubulopapiller yapılar oluşturur. Burada olgumuz eşliğinde Renal adenomatozis için farklı etiyolojik faktörleri ön plana çıkarmayı amaçladık.

Olgu

49 yaşında FMF nedeniyle takip edilen haftada 3-4 kez hemodiyalize giren erkek hastada, amiloidoz ve sonrasında KBY gelişti. Yapılan üriner ultrasanografisinde sağ böbrek orta kesimde kitle-kist ayrımı net yapılamayan lezyon saptandı. Tüm Batın MR’da sağ böbrek orta polde 21 mm ve alt polde 12 mm olmak üzere benzer radyolojik özellikler gösteren iki ayrı kitle saptandı. Radikal nefrektomi yapılan hastanın, makroskopik piyesinde en büyüğü 21 mm çapa sahip, hemen hepsi subkapsüler yerleşimli çok sayıda , açık sarı renkli lezyonların varlığı dikkati çekti. Mikroskobik incelemesinde, geniş alanda tubuler, fokal alanda papiller yapılar oluşturan Fuhrman nükleer derecesi iki olan renal hücreli karsinom ve diğer alanlarda papiller adenomlar izlendi. Bu bulgularla olgu papiller renal hücreli karsinom ve eşlik eden renal adenomatozis olarak raporlandı. Çevre böbrek dokusunda amiloidoz saptandı.

Sonuç

Renal adenomlar genellikle rastlantısal olarak saptanmaktadır. Bununla birlikte renal vasküler hastalığı olanlarda, kronik sigara kullananlarda, edinilmiş kistik hastalığı olanlarda, son dönem böbrek hastalarında ve hemodiyaliz hastalarında daha sık görülmektedir. Her yaş grubunda görülebilmekle birlikte yaş ilerledikçe sıklığı artmaktadır. Renal adenomlar proksimal, distal ve toplayıcı duktuslardan kaynaklanabilir. Papiller renal hücreli karsinom ile birilikteliğinin daha sık olması ve distal tubulus kökenini destekleyen immunhistokimyasal boyalar ile reaksiyon vermesi nedeniyle “Papiller renal hücreli karsinomun öncü lezyonu olabilir mi?” sorusu akla gelmektedir. Fakat diğer renal hücreli karsinomlar, onkositom, anjiomyolipomun yanı sıra tümör dışı lezyonlarla da birlikteliği bildirildiğinden etiyolojisi günümüzde hala net anlaşılamamıştır. Olgumuzda olduğu gibi papiller renal hücreli karsinom, hemodiyaliz ve amiloidoz, renal adenomatozisin çoklu etiyolojik faktörleri arasında olabilir. Düşük nükleer dereceli olması ve metastaz yapmaması nedeniyle benign olduğu kabul edilse de ilerleyen zamanlarda bu lezyonun etyolojisi ve karakterisitik özellikleri hakkında yeniliklerin doğacağına inanmaktayız.